27 Temmuz 2013 Cumartesi

3.sayfa-marakeş

Marakeş...
Kazablankadan Marakeşe gitmek için tren en uygun tercih. Havaalanı için de kullandığımız Casa voyagers istasyonundan  marakeşe 1.sınıf tren bileti kişibaşı 140 dirhem. İki kişi 35 dolar civarı ediyor.1.sınıfla 2.sınıf arasında pek fark yok bazen 2.sınıf daha iyi. Birinci sınıflar kompartımanlar - 2. sınıflar pulman. 5 saat kadar süren bir yolculuktu yanlış hatırlamıyorsam. Tren elektrikli gibi görünüyordu ve ondan olabilir bizim hızlı trenden neredeyse farkı yoktu, uçuyordu. Fas ta marketlerdeki fiyatlar konusunda biraz bilgi vereyim. 6 kaysı 2,63 dirhem-4 domates 1,35 dirhem-110 gramlık bir yoğurt 1.90 dirhem- sardalya konservesi 5,95 dirhem-100 gramlık peynir 16,75 dirhem-içinde 100 adet olan büyük boy kağıt peçete 8,75 dirhem-1,5 litre su 2,95 dirhem. Biletimizi yer kapışmamak için 1. sınıf aldık ama bindiğimizde yerimiz doluydu biz de başka yere oturduk .Bilet kontrolörü biletimize baktı ve gitti, “yerinizde değilsiniz” filan demedi.Yani boşa fazladan para verdik.  Yollarda atarabalarına bağlı küçük eşekler var ve eşeklere yan oturma geleneği var. . Arazi  gittikçe kırmızı renk alıyor. Kerpiç evlerin olduğu birkaç köy de gördük.  Bizimle aynı kompartımandaki genç kız ayaklarını çıkarıp ortaya koyduğu valizin üzerine uzatıyor biz ters ters bakınca tekrar ayakkabılarını giyiyor. 
Koridorda sigara içiyorlar ve valizlerin bazıları koridorda bekliyor.


 Trenin hızı iyi. Saat 2 yi 10 geçe Marakeşe ulaşıyoruz. 



Marakeşte tren garından çıkıp karşıdaki yolu takip ederseniz yürüyerek 1,5 saat kadar sonra medinaya ulaşabilirsiniz. Yada oradan geçen otobüslere de binebilirsiniz. Taksiye binmenize hiç gerek yok. Şehiriçi otobüsler garın yakınından  geçiyor. " Medina " diye ya da " el jamal " diye sorarsanız doğru otobüsü bulursunuz. Garın hemen arkasında bir de şehirlerarası otobüs garajı var. Önünüz gara dönükken garın sol tarafından arkasına 50 metre kadar yürürseniz 1.sınıf otobüs garajını yolun sağında görebilirsiniz. Pekçok yere seyahatinizde kullanabileceğiniz bu garaj daha sonra tarif edeceğim garajdan daha lüks bir garaj. Çöle doğru gittikçe tren hattı bittiği için karayoluna ihtiyaç duyuluyor. Marakeşe ulaşınca " el jama al meydanı (el jemal) " na ulaşmanız aynı zamanda medinaya (eski yerleşim yeri)  ulaşmanız demek. Bu popüler meydan televizyonlarda seyahat programlarında sıkça rastlanılan seyretmiş olma ihtimalinizin yüksek olduğu bir yer. Turistik olmakla beraber gerçek yaşam hakkında da gözlemler yapmaya engel teşkil etmeyen bir yer. 






















Marakeşteki ilginç şeylerden biris baz istasyonları.Palmiye görünümünde yapılmış.




Meydandaki  aydınlatmalar lambalar fenerler ateş yakmalar ,mumlar, kandiller gibi ilkel yöntemlerle yapılıyor oda  orayı daha ilginç yapıyor. Gündüz maymunları ve yılanları ile gösteri yapanlar daha çoğunlukta. Sanırım bu hayvanlar özellikle maymunlar gece ışıklarını sevmiyor. Bu alanda ortaya koydukları içecek şişelerine uzun sopaların ucuna bağlanan halkaları takmaya çalışanlar, kendilerine büyü yaptıranlar, boynuna sarılmış yılanla, kucağında maymunla poz verenler değişik değişik görüntüler var. Kucağındaki fırfırlı elbiseli maymunla sahibini ilk gördüğümde hayvanlara eziyet ediyor diye antipati duymuştum ama ikinci gördüğümde her ne kadar maymun zincirle bağlı olsa da aralarında ilişkinin sahiplik ve kölelik gibi değil arkadaşlık gibi birşey olduğunu gördüm. Şöyle ki adam maymunun kafasına patlatıyorken maymunda onun suratına tokat atıyordu. İkisi de birbirine vuruyordu yani. Adam şakalaşmıyordu ve maymunla ciddi ciddi kavga ediyordu ve bu şov değildi. Çünkü saat çok erkendi ve meydan bomboştu. Maymunun sahibi sadece görsel olarak insana benziyordu. Davranışları maymunuyla tıpatıp aynıydı. . 

Bu arada " jemal " meydanında diş çeken, başka insanlardan söktüğü dişleri orada gelen insanların ağzından aleacele aldığı kalıba takıp takma diş yapanlar gibi tuhaf insanlar da var. Asıl parayı orayı seyretmeye gelenlerden kazanıyorlar ama yine de dişi ile ilgili hizmet almak isteyenlere bu hizmeti de yapıyorlar. 

O meydanda her aktivitenin  etrafı adamlarıyla dolu. Afrika müzikleri yapanlar da yılan oynatanlarda Yumurtaya bakıp gelecekten haberler veren de var. 

30 metre uzakta bile olsanız eğer o tarafa bakıyorsanız hemen koşup para istiyorlar ."Ben bakmıyorum " gibisinden arkanızı dönüp gidebilirsiniz ama eğer daha yakındaysanız mahvoldunuz demektir. Bir de ister uzaktan ister yakından fotoğraf çekmeye kalkarsanız sizi otelinize kadar takip edip mutlaka ya parasını alırlar ya da işi kavga etmeye kadar götürürler ama fotoğraflarını çekmek isterseniz birkaç dirhem ödeyerek izin alıp çekebilirsiniz. Sonra sorun yaşamamak için vermek istediğiniz parayı gösterip işaretle " fotoğraf çekebilirmiyim" diyebilirsiniz parayı beğenmeselerde kaçırmak istemeyecekleri için " olur" diyorlar. Bu arada özellikle akşam öbek öbek toplanmış gruplara yanaşıp birşeyleri seyretmek isterseniz cebinize dikkat edin. Her gösterinin çevresindeki gurubun etrafında yaklaşık 3er ya da 4 er kişilik cepciler dolanıyor. Her gösteri öbeğinin adeta kadrolu cepçileri var. Ekip halinde çalışıyorlar.. Bu meydan medinanın hemen önünde ve etrafında da yerleşik hediyelik eşya satan dükkanlar var. Burada rastlayabileceğinz şeyleri anlatarak bitirmek imkansız. Örneğin ananasların tepesindeki yeşil bölümlerini doldurmuşlar kapı önündeki tezgahlara,kim ne yapar neye yarar anlamadık.  Kurutulmuş yılanlar, iguanalar , tuhaf tuhaf otlar, aklııza gelebilecek herşey satılıyor. Askerlerin kıyafetlerinin rengi yeşilin çok farklı bir tonu. Çok beğendik. Gardan inip medinaya doğru yürürken yolu sormaya çalıştığımız bir adam bizi fransızca bilmeyip ingilizce bildiğimiz için ayıplamış " siz Faslımısınız" sorumuza " evet" deyip peşinden sorduğumuz "fransızmısınız " sorusuna da " evet" demişti. Fransız-zenci ve faslı bir erkek. Genç bir erkek de “bu otobüs tren garına gider mi “ sorumuza “bu tren değil otobüs” diye cevap veriyor. Bizim kaldığımız otel meydanın yanında. Medinanın içinde biriki hostel var ama internetten rezervasyonsuz gelirseniz yer bulmanız olanaksız. Biz henüz turizm mevsiminin başlarında olduğu halde merak edip sorduğumuzda " ancak yarın yer boşalacak" demişlerdi. Rezervasyon yaptırsanızda sizi gelip medinanın girişinden ya da meydanın herhangi bir yerinden onların götürmesi lazım. Çünkü hostellerin üzerinde yazı yok ayrıca size bir yazı okumak için kafanızı çevirtmiyorlar. Eğer sırtınızda sırtçantanız varsa yandınız. Yanınıza yapışıp sizi hemen şehri terketmeyi düşündürecek kadar bunaltıyorlar. Size nefes almak için fırsat vermiyorlar. Sinirlerinizi öyle bozuyorlar ki elalemin memleketi demeyip şunun kafasına bir yumruk indirsem diye içinizden geçiyor. Sokak tabelalarına kafanızı kaldırıp bakamıyorsunuz. “Orayı mı arıyorsunuz , burayımı arıyorsunuz , peşimizden gelin, şu bu". Sizi bombardımana tutuyorlar. Amaçları yardımcı olmak değil. Aradığınız sokağın tam önündesiniz hatta aradığınız binanın tam önündesiniz ama onlar sizi başka tarafa yollayıp arkanızdan da siz salakmışsınız gibi başka birilerine seslenip “bu salakları yolun” gibisinden işaretler yapıyorlar. Kendi salak olan herkesi salak zannederya bunlar Marakeşte çok fazla. Artık dayanamayıp terslediğimiz de oldu. Türkiye’de de yabancılara çok yapışıp rahatsız edildiği yerler olduğunu biliyoruz ama bunların eline kimse su dökemez. Bir kişi değil iki kişi değil yüzlerce insan birden saldırıyor. Kalmayı düşündüğümüz oteli sırt çantası ile aradığımız için bu işkenceyi fazlasıyla yaşattılar .Ama durun bir yöntem bulduk size de söyleyelim. Onlara asla ve asla ingilizce “yes” “no” gibi ya da fransızca hiçbir kelime söylemeyin. Size ne konuşurlursa konuşsunlar onlara bir tek tanıdık kelime etmeyin. Siz onlara daha fazla konuşun ama sadece ve sadece kendi dilinizle. Hatta elinizden gelirse türkçedeki arapça kökenli kelimeleri de kullanmadan konuşun ki türk olduğunuzu bile anlamasınlar. Kendinize varlığı bile bilinmeyen oralara çok uzak bir ülke adını seçin ve sürekli onlara kendinizi gösterip o ülke adını tekrarlayın. Hani benim dilimi bilmiyormusunuz gibisinden.  Onlar sizinle hiçbir şey konuşamayınca şaşkına dönüyorlar. Hatta vazgeçip giderken peşlerinden anlamadıkları dille konuşa konuşa gidin yakalarını bırakmayın. Sakın türkiye lafı da etmeyin. O kişi 150-200 metrekarelik alana sizin laf anlatılamayacak biri olduğunuzu bağıra bağıra ilan ediyor sizde bir dahaki vukuata kadar rahat ediyorsunuz. Ayrıca onlar size işkence edeceğine siz onlara ediyorsunuz bir de alışkın olmadıkları bu durum onları öyle hallere düşürüyorki sizi eğlendiriyor. Bizim otel fena bir yer değildi. Fiyat tarifesini  farklı  söyleyip sonra da  indirim yaptılar. İndirim için talepte bulunduk ama aynı indirimin başkasına da yapıldığını gördük. Sezonun başlangıcı olmasından dolayı dolu olmadıkları için indirim yaptılar yani.  Daha sonra medinanın içinde sırtçantalı bir turisti yanına alıp götüren adamı takip ettik ve üzerinde birşey yazmayan bir binaya girdiklerini gördük. Kapıyı çalıp konuşunca tahminimizin doğru çıktığını gördük. Orası hostelmiş. Adam rezervasyonsuz gelip orayı nasıl bulduğumuza şaşırdı. Dormy nin fiyatı bile bizim otele yakındı. Yani 5-6kişilik odalarda iki kişinin fiyatı  bizim iki kişilik ve özel banyosu olan odamızla aynı paraya geliyordu. Biz iki kişi için 200 dirhem verdik otele.  

Banyosu tuvaleti fena değildi , oturmak için bahçesi de fena değildi . Bu coğrafya da tasarımlar şahane ama bir de temizlik olsa. Otelde çalışan üniversite öğrencisi bir genç var. Zeki ,zehir gibi. Bir bakıyoruz otelin bahçesine kapısı açılan ortak kullanım tuvaletinde  klozetin neredeyse 20 cm yanında ve aşağısında bulunan çeşmede yıkadığı sebzeleri pişirip yiyor. Dedim ya temizlik anlayışı çok garip. Aslında gundüz meydanda akşama hazırlık yapan seyyar lokantaların insanların yürüdükleri yerlere koydukları yiyecekleri zevkle alıp yiyen çok avrupalı turistte var. Fransızlar çoğunlukta. Gece bahçe katındaki kaldığımız odada uyandığımızda odanın ortasında koşturan devasa bir hamam böceği gördük. Yorgunluğun ve tuhaf şeyleri göre göre alışmanın getirdiği bir ruh haliyle “aman boşver uyuyalım " dedik ama sonra yerimizden fırladık. Ciddi ciddi kedi köpek kovalar gibi böceği dışarı kovalayıp kapının altını da kilimle tıkayıp uyuduk. Rahat rahat duşumuzu yaparız dediğimiz otelde soğuktan dolayı öğle saatlerinin dışında duş yapamadık.  Saat 12 ye 1 e kadar hava ısınmıyor buz gibi.İkişer üçer tişörtle geziyoruz. Altları şortlu olup üstlerinde montla gezenler var. 12 de 1 de hava  ısınmaya başlayınca da kemiklerinize kadar yanıyorsunuz . Geceleri duş yapabilmek için odayı ısıtan bir sistem şart. Yoksa şifayı bulmak işten değil. Medinanın daracık sokakları ve çeşitli el sanatı hediyeliklerin satışının yapıldığı dükkanlar ilginç yerler. Cıvıl cıvıl insan kaynıyor heryer. Satış yapılan yerlerin dışında üretimlerin yapıldığı küçük yerler de var. Hatta haşlanmış yumurtalar satanlar bile var. Hemen hemen  herşey eski yöntemlerle üretildiğinden herşey antika görünümlü. Hani bizde bazı halıları yollara güneşe serip hem insanlar çiğnesin hem güneş soldursun antika görünümü alsın diye uğraşıyorlar ya orada hiç öyle bir mücadeleye gerek yok. Güneş ve rüzgar 2 günde herşeyi antika yapmaya yetiyor, insanları bile. Yaşlı teyze, yaşlı amca zannettiğin insanların yüzüne dikkatli bakınca yaşının senden daha küçük olduğunu görüp şaşırıyorsun. Jemal maydanında ve Marakeşin eski yerleşim bölgesinde (meydanın yakınlarında) önünüzden arkanızdan vızır vızır geçen mobiletler, motosikletler, bisikletler baş döndürüyor.Meydanın kendisinde de bu araçlar vızır vızır. Bu araçların üzerinde köylü kıyafetli kafası kasklı yaşlı kadınlar, yaşlı erkekler çok ilginç görünüyor. Çok çok yaşlı görünenler herhalde 55-60 dan yukarı değildir ama bakınca 90-100 zannediyor insan. Etrafta mobilet kiralayan yerler var. Kask kullanımı konusunda da katı kuralları var. 
 Marakeş 'de trafiğin çok da kalabalık olmadığı bir yer. Sarhoşluktan dökülen genç bir adam siyah çarşaflara bürünmüş dünya tatlısı küçük kızını zorla önümüze iteleyip elimizi öptürmeye çalışıyor. Elimizi arkamıza koyuyoruz ama ufaklık bir eğitilmişki 4-5 yaşlarında olmasına rağmen zorla elimizi arkadan öne çekip öpmeyi başarıyor. Ama babasının bu hareketinden rahatsız olduğumuz için para vermiyoruz. Buralarda sık rastladığımız bir görüntü var. Ezan okununca o an abdestli olan kişiler etrafın temizliğine hiç aldırmadan ve yere birşey sermeden namaza başlıyorlar.
Meydandan tren garı yönüne doğru yürümeye çıktığınızda ana yoldan sağ tarafa giden bir yol var. Buraya medinanın içindende bir yol çıkıyor. 2. Sınıf otobüs garajı da o tarafta. Orada surların dibinde toplanmış ve uyuşturucu kullanan bir sürü genç gördük.

 Buralarda yadırganmıyorlar. O yolun üzerinde daha surlardan çıkmadan bir pizzacı gördük. Kapısının önü çiçeklerle doluydu çok hoşlandık. Çiçekleri zevkle seyrederken dört beş saksıdan sonraki saksıların kullanılmış klozetler olduğunu gördük. Pizzacının önündeki masalarda klozetlerle yanyanaydı. İki adım sonra ortayaşlı bir adamın yola çıkmış bağırdığını görünce birşey oldu zannedip yanına gittik ki adam ezan okuyormuş. Arkadaki tamirhane gibi binanın bir bölümünü mescit olarak kullanıyorlarmış o adamda mikrofonsuz sokağa çıkmış ezan okuyordu ve de hakkını vermek lazım Fas ta dinlediğimiz bütün ezanlardan daha güzel okuyordu. Yol kenarında oturmuş dama oynayanların dama taşları da meşrubat kapaklarıydı.
Medinanın içinde çok kalabalık yerlerden farklı olarak ıssız ve daracık sokaklar da var. Gidiyorsunuz gidiyorsunuz ve çıkmaz bir sokaktasınız.Labirent gibi. Hele geceyse iyice tedirgin oluyorsunuz. İşte burada iki ayaklı taksiler devreye giriyor. Evet yaşları en fazla 8-9 olan ufaklıklar sizin peşinize düşüp “gelin gidin “ diye bir sürü laflar adiyorlar. Herşeyin arkasından para isteme geleneği olduğunu bildiğinizden onları dinlemeyip kendiniz yol bulmaya çalıştıkça daha çıkmaza giriyorsunuz bazende siz gezerken bu tarafta yol var mı sorunuza bilerek yanlış cevap verip sizi çıkmaz ve karışık sokaklara yönlendiriyorlar. Sonra ne mi oluyor? Küçük iki ayaklı taksiler size medinanın kalabalık bir bölgesine kadar eşlik ediyor sonra da para bekliyor. Biz yolu araya araya kendimiz bulmak üzereyken aramalarımız boyunca “git” diye işaret etmemize rağmen yanımıza takılan çocuğun bizim yürüyüşümüzü taklit etmek gibi eğlenceli şeyler yapması hoşumuza gidiyor ve rehberliğini kabul ediyoruz. Tabi verdiğimiz parayı beğenmiyor ama " öyleyse geri ver" deyince hızlı hızlı uzaklaşıyor.Marakeşte koltuk değneği ile gezenler, görme engelliler çok fazla.Bu yoksul ülkeye güney afrika ülkelerinden gelip para kazanmaya çalışan zenciler var. Önce onları da Faslı zannettik ama arapça konuşamıyorlar. 2. el eşya satan yerler çok ama yerdeki serdiği naylon torbanın üzerinde kuru ekmek parçaları satan birisi bizi çok şaşırttı. Hayvanlar için desek ekmeğin tümünün toplamı 2 somun ekmek etmez. Bu ekmeği hangi amaçla satın alırlar ,eğer hayvanlar içinse kim gelip iki ekmek etmeyecek kuru ekmekleri satın alır  hiç anlayamadık.Ayrıca yağlı yağlı kumaş parçaları var. Bitpazarlarını sık gezen insanlar olarak bazı görüntülere alışığız ama bunu hiç çözemiyoruz. Küçük ve yağla kirlenmiş kumaşlar (en büyüğü avuçiçinden biraz büyük),küçük ekmek parçaları kimin ne işine yarıyor. Tunusta orta sınıf daha fazla görünüyor. Fasta ise zenginler azınlık ,yoksullar çoğunluk  Yani orta sınıftaki insanların sayısı az. Yoksullukta böyle ilginç görüntülere sebep oluyor.
Tren garının tam önündeyken ve  önünüz gara dönükken sağa doğru giden yolda yürümeye başlarsanız  10-15 dakika sonra da birilerine sorarsanız ACIMA markete gidebilirsiniz. Israrla büyük marketler diyorum çünkü ambalajlı ve sağlıklı gıda ürünleri bulmak için başka çare yok. Bu Acima Kazablankadakinden daha büyük. Markette alkol satışı da var ve alkol alışverişi yapanlar marketin içinde diğer kasalardan ayrı bir yerdeki kasada ödeme yapıyor. Hazır yemekler var. Tavukların tandırda yapılmış gibi kuru kuru görünenleri var.Yarım tavuğun fiyatı 20 dirhem. Safran kullanmışlar ve  lezzetliymiş. Fas’ın şarabı çok meşhurmuş. Mideyi hiç yakmıyormuş. Doğrudur çünkü üzümleri çok doğal ortamlarda yetişiyor. Yani üretimleri az ama doğal. Kaysıları şeftalileri ve benzer meyveleri anlatılamayacak kadar lezzetli. Sanırım illaçlama filan pek yapılmıyor çünkü üzüm asmalarının altı başka otlarla dolu. Bu marketin olduğu yerden aynı yönde ilerlemeye devam edince yol kenarındaki kurumuş büyük ağaçlardan yapılmış çok hoş heykeller çıktı önümüze. 



Marakeş görülmesi gereken eğlenceli ve büyük bölümü temiz bir şehir. Botanik bahçesi olduğunu düşündüğümüz bir yer var  oturmak için keyifli ve tertemiz biryer. Heryeri yemyeşil. 

 Neyse gezerken zaten keşifler yapabilirsiniz .Pek büyük bir şehir değil. Jemal meydanı önündeki parktaki umumi tuvaletin önünden kalkan ve gara doğru giden 14 numaralı otobüs  ikinci sınıf otobüs garajının önünden geçiyor. Otobüse binince şöföre parayı uzatıyorsunuz o da önündeki küçük makineden biletinizi çıkarıp veriyor ve paranızın üzerini veriyor. Şehiriçi otobüs bileti  1 kişi 4 dirhem. Bu kotü garaja 2.sınıf bizim koyduğumuz bir isim lütfen dikkat. 
2. sınıf garajın fotoğrafı

Bu garaja el jemal meydanından yürüyerekte gidebilirsiniz. Bir de daha lüks olan otobüs garajı var daha önce bahsetmiştim oda tren garının arkasında. Aynı otobüsten inmeden devam ederseniz tren garına kadar gidip o otobüs garajına da gidebilirsiniz. Biz Essaouria’ya giderken bu iki garajdan da fiyat sorduk. Kötü olan birkaç dirhem daha pahalıydı ama saati bize daha uygun olduğundan onu seçtik. Kötüsü neden daha pahalı diye merak ettik. Fiyat tarifesi duvarlarında yazıyordu ama kendi halkları için geçerli olduğunu zannetmiyoruz , bu tarife turistler için olmalı. İki kişi 120 dirhem.  Eski dökülen bir otobüs ,perdeleri  iplere takılmış. Koltukların el tutma ve kafa yaslama yeri kumaşlarının renklerini görmek  yağdan ve kirden  dolayı imkansız..Bu garajı kullanan turist pek yok  Biz ve bir de yabancı çift var. Kalan herkes kendi halkı. Köy otobüsü girmedik yer bırakmadı. Belki heryere uğraması da tercih edilme sebebi çünkü fiyatı diğer lüks otobüsten 4 dirhem de fazla .Burası zaman tüneli gibi. Asırlar öncesinde yaşıyorsunuz sanki.. Yolda durduğu yerde yaklaşık 6 ya da 7 kişi 3er 4er kere sırayla binip maniler söyleyerek para dileniyorlar. Yol kenarında çok sayıda koyunlar ve eşekler var.  Kukuletalı kıyafetlerin sayısı aşırı derecede arttı. Kukuletayı heybe gibi kullanıp içine eşyalarını koyup taşıyan yaşlı bir dilenci adam gördük. "verhamulidin verhamulidin " diyerek otobüsün içinde dolaşıyordu. 






Otobüsün durduğu bir yerde de  bizim araçtaki turist kızın ayağına yaşlı bir dilenci soğuk su tutuyordu .Kız da ona "sigara içermisin" diye sordu. Fransızca uzun uzun sohbet ettiller.  Otobüse yol boyunca en azından 500 kişi binip indi. Yolculuk sırasında küçük bir  hortum otobüsü sallıyor herkes korkuyor. Otobüs hareket halindeyken koşup bagajı açıyorlar, duruyor, kimse binmiyor, yürüyor , koşuşturuyorlar , karmakarışık bir görüntü. Orta kapının hizasında oturan genç bir erkek kapının açıldığı anları kollayıp oturduğu yerden dışarı tükürüyor bir taraftanda burnunu karıştırıyor .Biz de kapının yanında oturduğumuz için tükürük önümüzden uçuyor ve diken üzerinde oturuyoruz . İnsanlar su içiyor boşalan şişeyi otobüsün içine atıyor. Elindeki kolayı yudumlayan bu genç muavin olan genci dürtükleyip kolasını ona da uzatıyor. Muavin genç kolanın birazını içip geri uzatıyor teşekkür filan da etmiyor. Essaouriya yaklaşırken birkaç kamping ilanı görüyoruz. Ama yerleşim yerinden çok uzak sırt çantası ile gitmek için uygun değil. Karavanla kalınabilecek yerler. Otobüsün sürekli durması ,durduğu yerlerde uzun uzun beklemesi yüzünden yolculuk olması gerekenden çok uzun sürüyor ve Essaouriya ulaşıyoruz. Neredeyse 6 saati buluyor yolculuk.

1 yorum:

  1. Coin Casino | Best Payouts for online casinos 2021
    Coin Casino is the best online gambling website providing 제왕 카지노 you with a safe งานออนไลน์ and reliable site that will 인카지노 help you make real money online. It has

    YanıtlaSil